Artık devir değişti. Eskilerin yeni doğmuş çocukları bile kucaklarına almadığı, doğum yapan eşine, şayet erkek çocuğu olduysa değer verdiği cahiliye devri çoktan geçmiştir. Bu işin en temelde bir birliktelik ve beraberlik işi olduğu anlaşılmaya başlanmıştır. Eşinin yanında bir baba adayı ve baba adayının her zaman desteğini, gücünü alan anne adayı… Uzun süren aylardan sonra dünyanın en muhteşem işini başarmış olan iki harika varlık. Ne mutlu ve ne kutlu onlara. Yeni anne ve babalara.
Erkeklerin doğum sancısını anne boyutuyla ebetteki çekmezler. Annelerin olağan üstü fedakârlığı, sevgisi işin içinde olmasa dünya üzerinde hiçbir kavim, topluluk neslini sağlayamazdı. Şimdiye kadar kadının doğumdaki rolünün hep tek başına olduğu düşünülmüştür. Ne kadar yanlış bir düşünce ve davranış olduğu son yıllardaki güzel gelişmelerle aşılmaya başlanmıştır. Baba adayları ve anne birlikte doğum kurslarına gitmektedirler. Anne ve baba adayları kontrollerden doğumun sonuçlanacağı ana kadar hep birlikte olmaktadırlar. Doğrusuda budur zaten. Bizim ilkel dediğimiz fakat insani yönden çok ileride olan kabile toplumlarında bile anne ve baba tüm sorumluluğu birlikte taşımaktadır. Bunun altındaki bilgi, insanların doğurganlık yaşı ile deneyim ve çocuk yetiştirme yaşı arasındaki farktır. Teknolojileri olmasa bile bizden deneyim bakımından çok ileri oldukları aşikârdır. Örneğin Aborjin yerlileri, örneğin Dogonlar.
Doğum öncesi ve sonrası birlikte hareket eden anne-baba adaylarının bu süreci daha rahat atlattıklar gözlenmiştir. Anne açısından korkuların giderilmesi, sağlıklı bir dönem geçirilmesi çok önemlidir. Annenin sağlığı çocuk için birinci derecede önemlidir. Ruhsal ve psikolojik destek en az beden desteği kadar önemlidir. Demek ki babanın bir numaralı görevi hamile eşine en baştan, çocuk yapmaya karar verilmesi anından başlayarak desteğini artırmasıdır. Bu şekilde anne adayı için büyük bir moral kaynağı olmaktadır. Moral kıymetler çok önemlidir. Çocuk annenin tüm duygularının en fazla hisseden varlıktır. An be an her öfkeyi, hüznü, sevinci hisseder. Anne ve çocuğunun bağı ömür boyu kopmaz. Doğum sonrası mecburi olarak kesilen kordon sadece bedensel bir bağdır. Asıl bağ anne ile çocuk arasında olan mantal bağdır. Yaratılış bu şekildedir. Baba sadece bu bağı desteklemek ve korumakla görevlidir.
Babanın asıl görevi çocuk büyümeye başladığında belirginleşmeye başlamaktadır. Ama annenin bu zor görevini aşmasında ona tüm varlığıyla destek vermesi çok önemli bir davranış ve bilinç durumudur. Annenin doğum sırasında elini tutması kadar harika enerji akış, motive edici telkinleri söylemesi, annenin eşini, hayat arkadaşının desteğini hissetmesi doğum sırasındaki acıyı ve ağrıyı azaltacak davranışlardır. Ne gariptir ki birlikte başlanan bir görevi anne tek başına bitirmek durumundadır. Bu hatadan tüm devlet hastaneleri de dahil olmak üzere geri dönmelilerdir. Bu bilinçlenmenin güzel bir işareti olacaktır.
Son yıllarda düşen doğum artışı oranı hükümetleri ve devletleri korkutmaktadır. Bu korkunun en büyük sebebi yaşlanan bir nüfusun giderek artmasıdır. Bunun için bazı önlemler ve teşvikler yasaların değiştirilmesi yoluyla alınmaktadır. Örneğin uzun zamandır annelere verilen doğum izninin artık yeni düzenlenmelerle babalara da verilme çalışmaları başlatılmasıdır. Bu yasa’nın 2012 yılına ait resmi gazetede yayınlanan şekli;
MADDE 106- 657 sayılı Kanunun 104 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. MADDE 104- A) Kadın memura; doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı hafta süreyle analık izni verilir. Çoğul gebelik durumunda, doğum öncesi sekiz haftalık analık izni süresine iki hafta eklenir. Ancak beklenen doğum tarihinden sekiz hafta öncesine kadar sağlık durumunun çalışmaya uygun olduğunu tabip raporuyla belgeleyen kadın memur, isteği hâlinde doğumdan önceki üç haftaya kadar kurumunda çalışabilir. Bu durumda, doğum öncesinde bu rapora dayanarak fiilen çalıştığı süreler doğum sonrası analık izni süresine eklenir. Doğumun erken gerçekleşmesi sebebiyle, doğum öncesi analık izninin kullanılamayan bölümü de doğum sonrası analık izni süresine ilave edilir. Doğumda veya doğum sonrasında analık izni kullanılırken annenin ölümü hâlinde, isteği üzerine memur olan babaya anne için öngörülen süre kadar izin verilir.
B) Memura, eşinin doğum yapması hâlinde, isteği üzerine on gün babalık izni; kendisinin veya çocuğunun evlenmesi ya da eşinin, çocuğunun, kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşinin ölümü hâllerinde isteği üzerine yedi gün izin verilir.
Bu şekildeki değişiklikler toplumların yapısına göre değişkenlik göstermektedir. Doğum oranı düşük bazı ülkelerde bu süreler değişkenlik göstermektedir. Bizim ülkemizde de zamanla değişeceği öngörülmektedir.
Anne ve babalar birlikte ve sevgiyle başladıkları işi sevgiyle devam ettirmeleri gerekmektedir. Bu iş birliktelik ve beraberlik işidir. Babalar kendi eşlerine verdikleri destekle eşinin doğum sancılarında paylaşmış olurlar. Paylaşmak özellikle acıyı paylaşmak sevgiyi artırır.
Yorum ekle